Ant Kelimesi
Ant, kelimesi bütün Türk kabilelerinde ortaktır. Şamanist Türk'lerden Yakut'lar andıgar, Çuvaş'lar ise ant içmek yerine antah, Orta-Asya kavimlerinden Kalmuk'lar, Yakut'lar gibi andagar, derler. Eski ve yeni sözlüklerde ant, ve andagar, kelimesi Arapça half, yemin, kasem; Farsça sûkend kelimeleriyle izah edilmektedir.
Tarihte Ant Töreni
Eski Türk'lerin andiçme töreni hakkında tarihî malûmat M.Ö. I. yy. aittir. Bu malûmat Hun Hakanı Huhanye ile Çin elçileri Çan ve Mın arasında akdedilen karşılıklı dostluk ve kardeşlik anlaşması münasebetiyle Çin tarihçileri tarafından kaydedilmiştir.
Bu anlaşma rahip Hyacinth tarafından şöyle tercüme edilmektedir: "Hunlar bir sülâle teşkil ederler. Nesiller boyunca biribirini aldatmaz, biribirine saldırmaz. Hırsızlık vukuunda biri birine bildirirler. Hırsızları cezalandırırlar, zararları öderler, iki taraftan birine düşman saldırırsa askerleriyle yardım ederler. Bu andı kim bozarsa tanrının cezasına çarpsın, nesiller boyunca bu andın cezası altında inlesin.".
VIII. yüzyıla ait olaylardan bahseden yine bir Çin kaynağı Uygurlarla Çin komutanı arasında yapılan bir andlaşma törenini şöyle anlatıyor. Çinli komutan şöyle dedi: "Tan sülâlesinden Gök oğluna onbin yıl; Uygur hakanına da onbin yıl. Her iki hükümdar karşılıklı barış içinde bulunsunlar. Hangisi bu sözleşmeyi bozarsa savaşta canı çıksın, soyu sopu yok olsun.".
Bizans ile Avarlar arasındaki sözleşmede Avar hakanı Bayan şöyle and içmiştir: "Sava üzerinde köprü kurmakla Romalılara karşı zarar vermek niyetinde isem ben Bayan mahvolayım; bütün avarlar mahvolsun. Gök üstümüze yıkılsın, gök tanrının ateşli okları bizleri öldürsün, dağlar ve ormanlar başımıza yıkılsın; Sava suyu taşarak bizleri yutsun.".
Eski Türk görenek ve geleneklerini çok iyi bilen Kaşgarlı Mahmut temür (demir) kelimesini açıklarken ant sözlerinden biri olan "gök girsin, kızıl çıksın" cümlesini naklederek Türk andı hakkında şu bilgiyi veriyor: "Bu sözün başka bir anlamı vardır. Kırgız, Yabaku, Kıpçak ve daha başka kabilelerin halkı andiçtiklerinde yahut ahidleştiklerinde kılıcı çıkararak yanlama öne korlar. Bu gök kirsin, kızıl çıksın derler ki sözüm de durmazsam (yani yalan söylersem) kılıç kanıma bulansın, demir benden öcünü alsın demektir. Çünkü onlar demire tazim ederler.".
17560 yılında Kırgız - Kazak'larla Kalmuk-Torgavut'lar barış anlaşması yaptılar. Bulanık denilen su kıyısında gök kaşka (alnında bir işaret bulunan) boz aygır, kara başlı koç kurban kesip ellerini kana batırdılar, böylece anlaştılar.
Yakut'larda ant töreninde kılıç yahut tüfek gibi silâhlan öpmek âdeti vardır. Buret'ler ise
süngü ucunu öperler. Çok uzun olan ant formülünün birinci kısmı şöyledir: "Düşkünlerin koruyucusu, yoksulların babası, öksüzlerin anası olacağıma söz veriyorum."
Kırgız - Kazak'ların eski âdetlerinde ant şöyle yapılır: "İki adam davalaşırsa itham edilen adam ant ederek göğe bakıp tırnağını yalar. Yine işte şu mezara var, tüfeğe (elini) vur, haksız isen tüfek seni vursun, diyerek tüfeğini ulu sayar."
Silâh üzerine ant Başkurt'larda en büyük antlardan sayılır. Silâh üzerine yemin etmeğe mecbur edilen suçlu derhal itiraf eder ve ant içmeğe yanaşmaz.
Folklorda Ant
Anadolu'da Konya âdetlerinde şöyle bir ant şekli vardır: "Yine eski Türk'lerde bıçak atlamak âdeti vardı, büyük teke bıçağı bulunmazsa değnek atlarlardı. Bıçak, söylenmesi icabetmiyen en mühim bir iş için atlanırdı. Ortaya bir kılıç getirilerek bu sırrı saklıyacağım yahut bu işi göreceğimden bu bıçağı atlıyorum der ve atlardı. Bu en büyük yemindi. O iş mutlaka görülür, o sır mutlaka saklanırdı. Bıçağı atladıktan sonra (söz verdiği) işi görmiyen, (sırrı) saklamıyan en âdi adam sayılırdı.".
En eski devirlerde ant kelimesi bir yabancı ile kardeşleşme ve dostlaşmayı teyid için yapılan töreni ifade etmiştir. Bugünkü anladığımız ifadeye yan bir terim olarak kullanılması çok sonraki devirlere aittir. Gerek tarih kayıtlarından ve gerek folklor materyallerinden pek açık olarak anlaşılmaktadır ki, eski devirlerde suçlu ile suçsuzu, gerçek ile yalanı ayırdetmek için tanrı yargısına müracaat edilirken ant içmemişler; fakat karganmışlar yani kendi kendilerinin, evlâtlarının, soyu sopunun üzerine tanrının lanetini (kargışını) çağırmışlardır. "Yalan söylüyorsam gözüm kör olsun, evlâdımın ölüsünü öpeyim gibi antlar eski devirlerde tatbik edilen kargışın kalıntılarıdır.
Sonuç
Gerek bu tarihî bilgilerden ve gerek folklordan açık olarak anlaşılıyor ki, en eski devirlerde ant ancak dostluk ve kardeşlik kurmak için uygulanmıştır, kargış ise gerçekle yalanı ayırt etmek için yapılan müstakil bir tören olmuştur. Bununla beraber ant töreniyle yapılan dostluk ve kardeşlik kargış formülleriyle de teyit edilmiş olacak ki, sonraları kargış töreniyle ant töreninin karışmasına sebep olmuş ve kargış'tan ibaret olan törene de ant denilmiştir.
Ant, kelimesi bütün Türk kabilelerinde ortaktır. Şamanist Türk'lerden Yakut'lar andıgar, Çuvaş'lar ise ant içmek yerine antah, Orta-Asya kavimlerinden Kalmuk'lar, Yakut'lar gibi andagar, derler. Eski ve yeni sözlüklerde ant, ve andagar, kelimesi Arapça half, yemin, kasem; Farsça sûkend kelimeleriyle izah edilmektedir.
Tarihte Ant Töreni
Eski Türk'lerin andiçme töreni hakkında tarihî malûmat M.Ö. I. yy. aittir. Bu malûmat Hun Hakanı Huhanye ile Çin elçileri Çan ve Mın arasında akdedilen karşılıklı dostluk ve kardeşlik anlaşması münasebetiyle Çin tarihçileri tarafından kaydedilmiştir.
Bu anlaşma rahip Hyacinth tarafından şöyle tercüme edilmektedir: "Hunlar bir sülâle teşkil ederler. Nesiller boyunca biribirini aldatmaz, biribirine saldırmaz. Hırsızlık vukuunda biri birine bildirirler. Hırsızları cezalandırırlar, zararları öderler, iki taraftan birine düşman saldırırsa askerleriyle yardım ederler. Bu andı kim bozarsa tanrının cezasına çarpsın, nesiller boyunca bu andın cezası altında inlesin.".
VIII. yüzyıla ait olaylardan bahseden yine bir Çin kaynağı Uygurlarla Çin komutanı arasında yapılan bir andlaşma törenini şöyle anlatıyor. Çinli komutan şöyle dedi: "Tan sülâlesinden Gök oğluna onbin yıl; Uygur hakanına da onbin yıl. Her iki hükümdar karşılıklı barış içinde bulunsunlar. Hangisi bu sözleşmeyi bozarsa savaşta canı çıksın, soyu sopu yok olsun.".
Bizans ile Avarlar arasındaki sözleşmede Avar hakanı Bayan şöyle and içmiştir: "Sava üzerinde köprü kurmakla Romalılara karşı zarar vermek niyetinde isem ben Bayan mahvolayım; bütün avarlar mahvolsun. Gök üstümüze yıkılsın, gök tanrının ateşli okları bizleri öldürsün, dağlar ve ormanlar başımıza yıkılsın; Sava suyu taşarak bizleri yutsun.".
Eski Türk görenek ve geleneklerini çok iyi bilen Kaşgarlı Mahmut temür (demir) kelimesini açıklarken ant sözlerinden biri olan "gök girsin, kızıl çıksın" cümlesini naklederek Türk andı hakkında şu bilgiyi veriyor: "Bu sözün başka bir anlamı vardır. Kırgız, Yabaku, Kıpçak ve daha başka kabilelerin halkı andiçtiklerinde yahut ahidleştiklerinde kılıcı çıkararak yanlama öne korlar. Bu gök kirsin, kızıl çıksın derler ki sözüm de durmazsam (yani yalan söylersem) kılıç kanıma bulansın, demir benden öcünü alsın demektir. Çünkü onlar demire tazim ederler.".
17560 yılında Kırgız - Kazak'larla Kalmuk-Torgavut'lar barış anlaşması yaptılar. Bulanık denilen su kıyısında gök kaşka (alnında bir işaret bulunan) boz aygır, kara başlı koç kurban kesip ellerini kana batırdılar, böylece anlaştılar.
Yakut'larda ant töreninde kılıç yahut tüfek gibi silâhlan öpmek âdeti vardır. Buret'ler ise
süngü ucunu öperler. Çok uzun olan ant formülünün birinci kısmı şöyledir: "Düşkünlerin koruyucusu, yoksulların babası, öksüzlerin anası olacağıma söz veriyorum."
Kırgız - Kazak'ların eski âdetlerinde ant şöyle yapılır: "İki adam davalaşırsa itham edilen adam ant ederek göğe bakıp tırnağını yalar. Yine işte şu mezara var, tüfeğe (elini) vur, haksız isen tüfek seni vursun, diyerek tüfeğini ulu sayar."
Silâh üzerine ant Başkurt'larda en büyük antlardan sayılır. Silâh üzerine yemin etmeğe mecbur edilen suçlu derhal itiraf eder ve ant içmeğe yanaşmaz.
Folklorda Ant
Anadolu'da Konya âdetlerinde şöyle bir ant şekli vardır: "Yine eski Türk'lerde bıçak atlamak âdeti vardı, büyük teke bıçağı bulunmazsa değnek atlarlardı. Bıçak, söylenmesi icabetmiyen en mühim bir iş için atlanırdı. Ortaya bir kılıç getirilerek bu sırrı saklıyacağım yahut bu işi göreceğimden bu bıçağı atlıyorum der ve atlardı. Bu en büyük yemindi. O iş mutlaka görülür, o sır mutlaka saklanırdı. Bıçağı atladıktan sonra (söz verdiği) işi görmiyen, (sırrı) saklamıyan en âdi adam sayılırdı.".
En eski devirlerde ant kelimesi bir yabancı ile kardeşleşme ve dostlaşmayı teyid için yapılan töreni ifade etmiştir. Bugünkü anladığımız ifadeye yan bir terim olarak kullanılması çok sonraki devirlere aittir. Gerek tarih kayıtlarından ve gerek folklor materyallerinden pek açık olarak anlaşılmaktadır ki, eski devirlerde suçlu ile suçsuzu, gerçek ile yalanı ayırdetmek için tanrı yargısına müracaat edilirken ant içmemişler; fakat karganmışlar yani kendi kendilerinin, evlâtlarının, soyu sopunun üzerine tanrının lanetini (kargışını) çağırmışlardır. "Yalan söylüyorsam gözüm kör olsun, evlâdımın ölüsünü öpeyim gibi antlar eski devirlerde tatbik edilen kargışın kalıntılarıdır.
Sonuç
Gerek bu tarihî bilgilerden ve gerek folklordan açık olarak anlaşılıyor ki, en eski devirlerde ant ancak dostluk ve kardeşlik kurmak için uygulanmıştır, kargış ise gerçekle yalanı ayırt etmek için yapılan müstakil bir tören olmuştur. Bununla beraber ant töreniyle yapılan dostluk ve kardeşlik kargış formülleriyle de teyit edilmiş olacak ki, sonraları kargış töreniyle ant töreninin karışmasına sebep olmuş ve kargış'tan ibaret olan törene de ant denilmiştir.
Anahtar Kelimeler: gök girsin kızıl çıksın ne anlama gelmektedir, eski türklerde ant, eski türklerde savaş, eski türklerde barış, eski türkler nasıl yemin eder, eski türkler nasıl savaşır, türklerde savaş, türklerde barış, türklerde yemin, türklerde ant, hunlarda ant töreni, ant ne demek,eski türkler nasıl yemin eder, türklerde yeminin önemi, yemin ne demektir, ant ne demektir
Kaynakça
İNAN, Abdülkadir. Eski Türklerde ve Folklorda “Ant”. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, [S.l.], v. 6, n. 4, ekim 2017. ISSN 2459-0150. Erişim Adresi: <http://dtcfdergisi.ankara.edu.tr/index.php/dtcf/article/view/2278>. Erişim Tarihi: 24 ağu. 2019
Kaynakça
İNAN, Abdülkadir. Eski Türklerde ve Folklorda “Ant”. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, [S.l.], v. 6, n. 4, ekim 2017. ISSN 2459-0150. Erişim Adresi: <http://dtcfdergisi.ankara.edu.tr/index.php/dtcf/article/view/2278>. Erişim Tarihi: 24 ağu. 2019
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen hakaret, küfür ve incitici sözler kullanmayın.