İnsanlık Suçu: Biyolojik Savaş

Biyolojik Savaş Nedir?
Biyolojik savaş (BS) - aynı zamanda mikroplar savaşı olarak da bilinir - biyolojik toksinlerin veya bakteri, virüs, böcek ve mantar gibi bulaşıcı varlıkların savaş eylemi olarak insanları, hayvanları veya bitkileri öldürmek veya etkisiz hale getirmek amacıyla kullanılmasıdır. Biyolojik silahlar (genellikle "biyolojik silahlar", "biyolojik tehdit ajanları" veya "biyo-aktif maddeler" olarak adlandırılır) canlı organizmalar veya kendini kopyalayan varlıklardır (örneğin evrensel olarak "canlı" olarak kabul edilmeyen virüsler). Entomolojik (böcek) savaşı, BS'nin bir alt türüdür [1].


Biyolojik silahların kullanımı, uluslararası insan hukuku ve çeşitli uluslararası antlaşmalar kapsamında yasaklanmıştır. Silahlı çatışmalarda biyolojik ajanların kullanılması bir savaş suçudur [2].

Biyolojik Savaşın Geçmişi
Biyolojik savaş insanlık tarihi kadar eskidir. I. Dünya Savaşı sırasında zehirli hardal gazının yaygın kullanımı gelecekteki savaşlar sırasında biyolojik silahları yasaklayan 1925 anlaşmasına yol açtı. ABD, Japonya, Rusya, Almanya ve İngiltere anlaşmaya uymadığı gibi gizlice şarbon ve diğer biyo-silahları geliştirmeye devam etti.

II. Dünya Savaşı sırasında, Japon ordusu binlerce Çinli mahkumu deneysel şarbon, kolera, veba ve diğer patojenlere maruz bırakarak öldürdü. Bazı uzmanlar olayın asla gerçekleşmediğini söylese de, 1942'de Sovyet güçlerinin Alman birliklerine karşı kasıtlı bir tularemi - veya tavşan ateşi saldırısına dair kanıtlar da var. II. Dünya Savaşı'ndan sonra, ABD ve Sovyetler Birliği, uçak veya balistik füze ile bakteriyel ve viral ajanları yayan aerosol spreylerin geliştirilmesini içeren tam ölçekli biyo-silah programlarını başlattı.

1969 yılında, Başkan Richard Nixon tek taraflı ve koşulsuz olarak Amerika'nın biyo-silahlar programını sona erdirdi ve tüm ABD stokları 1972'ye kadar imha edildi. Aynı yıl, 160 ülke biyolojik ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan bir anlaşma imzaladı. 143 ülke; ABD, Rusya, Irak, İran, Libya ve Kuzey Kore de dahil olmak üzere anlaşmayı onayladı. İsrail, Mısır ve Somali de dahil olmak üzere 52 ülke anlaşmayı imzalamadı [3].

Tarihte bugüne kadar yapılmış belli başlı biyolojik saldırılar aşağıdaki tabloda verilmektedir [5]. Tabloya baktığımızda tarih boyunca savaşların ne denli vahşi, acımasız ve insanlık dışı olduğunu görebiliyoruz.

Yıl
Vaka
1155 İmparator Barbarossa su kuyularını insan bedenleriyle zehirledi. Tortona, İtalya
1346Moğollar veba kurbanlarını mancınıkla şehre attı. Caffa, Kırım
1495İspanyollar cüzzamlı hastaların kanlarını şarapla karıştırıp Fransızlara sattı. Napoli, İtalya
1650Polonyalılar kuduz köpeklerin salyasını düşmanlarına attı.
1675Alman ve Fransız kuvvetleri arasında 'zehir mermisi' kullanmamak için ilk anlaşma yapıldı.
1763İngilizler çiçek hastalığı taşıyan battaniyeleri Kızılderililere dağıttı.
1797Napolyon sıtmanın yayılması için İtalya'nın Mantua çevresindeki ovaları su altında bıraktı.
1863Konfederasyon birlikleri sarı humma ve çiçek hastalıklı kıyafetleri ABD birliklerine sattı.


Biyolojik Savaş: 21.yy'da Yeniden Ortaya Çıkan Bir Tehdit
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) açıklamasına göre çiçek hastalığı ortadan kaldırıldığından bu yana 20 yıldan fazla zaman geçti. Stanford'da biyolojik bilimler ve uygulamalı fizik profesörü olan Block, “çiçek hastalığı tüm dünya için doğrudan bir tehdittir,” diyor. Hastalığın vahşi ortamda ortadan kaldırılmasına rağmen, çiçek hastalığı virüsünün donmuş stoklarının hala ABD ve Rusya hükümetleri tarafından korunduğuna dikkat çekiyor. Kötü niyetli politikacılar veya teröristler depolanan malzemeleri ele geçirecek olsaydı, sonuçları felaket olabilir diye uyarıyor [3].

Ancak Block, çiçek hastalığı saldırısı tehdidinden daha fazlasına işaret ediyor. Şarbon, Ebola ve tifüs de dahil olmak üzere iki düzine geleneksel biyolojik nesnenin yanı sıra teröristlerin serbest bırakabileceği bilinmeyen sayıda genetik olarak tasarlanmış organizma da olabilir diyor.

Japon İmparatorluğunun Biyolojik Silah Kullanımı
II. Dünya Savaşı sırasında, Japon ordusu kolera ve tifüs salgınlarını insanlar üzerinde denemek ve incelemek için Çin köylerinde 1000'den fazla su kuyusunu zehirledi.

Birim 731, Çin-Japon Savaşı sırasında Japon İmparatorluk Ordusunun gizli bir biyolojik savaş araştırma ve geliştirme bölümü olarak kuruldu. İnsan deneylerinin yanı sıra, savaşı kazanmanın etkili bir yolu olarak ölümcül biyolojik silahlar geliştirdiler.

Yaklaşık on yılda, dünyayı üç kez öldürecek kadar büyük miktarda mikrop ürettiler. Savaş sırasında şarbon, ruam ve bubonik veba gibi biyolojik silahlar Çin'de kullanıldı. Zhejiang Eyaleti'nde biyolojik silah saldırısı sonucu salgın meydana geldi. Saldırıdan sonra, çoğu insan biyolojik silahların sonucu oluşan hastalıklardan öldü. Saldırıdan kurtulanlar vücutlarında onlarca yara izi ve sakatlık ile yaşamak zorunda kaldı ve saldırıdan sonra normal yaşamlarını sürdüremez hale geldiler [4].

Önemli Biyolojik Saldırganlar
Bu bölümde, biyolojik savaşın tarihçesi makalesinden alınan bir tablo verilmektedir. Tabloda görüldüğü üzere halk sağlığını direk ilgilendiren bazı virüs ve bakterilerin de biyolojik saldırıda direk silah olarak kullanıldığı gözleniyor [5]. Makalede ilgin. bazı bilgiler var. Örneğin ABD'de, hükumet değil, biyo-silah araştırma programı başlatan özel işletmelerdi. Nobel ödüllü bir şahıs olan ve insülini keşfeden Frederick Banting, 1940 yılında kurumsal sponsorların yardımıyla ilk özel biyolojik silah araştırma merkezini ABD'de kurdu.

Japonlar, İkinci Dünya Savaşı sırasında biyolojik silah geliştirmek için büyük bir program başlattı ve bunları Çin işgalinde kullandı. Aslında, alarm zilleri Japonlar'ın yasal olarak ve daha sonra yasadışı olarak New York'taki Rockefeller Enstitüsü'nden sarı humma virüsü almaya çalıştıklarında 1939 gibi erken bir zamanda çalmalıydı.


Hastalık
Patojen
Kullanıldığı Yer
Anthrax
Bacillus antracis
I. ve II. Dünya Savaşı, Sovyetler 1979, Japonya 1995, ABD 2001
Botulism
Clostridium botulinum
-
Hemorajik ateş
Marburg virus, Ebola virus, Arena virus
Sovyetler Biyosilah Programı
Veba
Yersinia pestis
II. Dünya Savaşı
Çiçek hastalığı
Variola major
Kuzey Amerika, 18.yy
Tularemi
Francisella tularensis
II. Dünya Savaşı
Bruselloz
Brucella
-
Kolera
Vibrio cholerae
II. Dünya Savaşı
Beyin iltihabı
Alpha virus
II. Dünya Savaşı
Gıda Zehirlenmesi
Salmonella, Shigella
II. Dünya Savaşı, ABD 1990
Ruam
Burkholderia mallei
I. ve II. Dünya Savaşı
Papağan Humması
Chlamydia psittaci
-
Q Ateşi
Coxiella burnetti
-
Tifüs
Rickettsia prowazekii
II. Dünya Savaşı
Çeşitli Toksik Sendromlar
Çeşitli bakteriler
II. Dünya Savaşı

Covid-19 ve Değerlendirmeler
Tarihteki biyolojik savaşlara, yöntemlere ve yayılma şekline bakınca covid-19'ün biyolojik silah olduğu ile ilgili elde bir bulgu yok [6]. Biyologlar da bunun mümkün olmadığını söylüyor [7]. Normal şartlarda biyolojik silahlarda kullanılan patojenin daha hızlı yayılması ve ölüm oranının daha yüksek olması beklenir. Covid-19 ölüm oranı %0.5 ile %3.5 arası hesaplanıyor [8].

Ortada dolanan komplo teorilerine göre Covid-19 Wuhan'daki bir laboratuvardan dışarı yanlışlıkla çıkmış olabilir. Çin'in virüsün yayılmasını kısa sürede durdurması, iyileşen hasta oranının yüksek olması akılda değişik kuşkular da bırakıyor.

Eğer bu hastalık Çin tarafından planlanmışsa, ki 3 aydır bu Çin dışındaki ülkeler tarafından çoktan tespit edilirdi, Çin dünya tarihinin gördüğü en ağır yaptırımlara maruz kalabilir. Bu yaptırımlar da dünyayı 3. Dünya savaşına götürebilir. Savaş, ticari ve siyasi çıkarlar normal yani barışçıl yollarla sağlanamıyorsa bunu sağlamak için kullanılan bir enstrümandır.

Sonuç
İnsanlık tarihi kan, gözyaşı ve adaletsizlik tarihidir. Tarihte barışın hakim olduğu uzun yıllar bulmak neredeyse imkansızdır. İnsanlık 21.yy'da, onca teknolojik, tıbbı ve endüstriyel gelişmeye rağmen ahlak, vicdan ve adalet anlayışı bakımından orta çağdan çok da ileride değildir. Zenginlik ve refaha dayalı medeniyet anlayışı kaynakların kıtlaşması, salgın hastalıklar ve felaketler ile kökten değişebilir.

Türk milletine ve devletine düşen ise olası en kötü senaryoya hazır olmaktır. Tarih boyunca bir yandan her türlü insanlık suçunu işleyip bir yandan da medeniyetin temsilcisini olduğunu iddia eden Latin-Yahudi medeniyeti çökecektir. Bu enkazın altında kalmamak için millet ve devlet olarak yapmamız gereken şudur: teknoloji, gıda ve enerjide olan dışa bağımlılığı acil olarak bitirmeliyiz. Bunun için 1 yıllık, 5 yıllık ve 10 yıllık planlar yaparak Türk milletini gelen tufandan korumak zorundayız.

Anahtar Kelimeler: Dünya sağlık örgütü kimin emrinde, küreselciler ve ulusalcılar, küreselcilerin Çin oyunu, korona virüs yalanları, korona virüs ve yeni dünya düzeni, virüs salgınları, tarihte en ölümcül 10 virüs salgını, salgın yalanı, covid-19 yalanları, covid-19 yalan mı, covid19 yalan mı, covid19 global bir oyun mu, covid19 küresel bir komplo teorisi mi, covid19 çinin dünya hakimiyeti için araç mı, çin ve abd savaşı, tarihin gördüğü en büyük virüs salgını, küreselleşme ve covid19, covid-19 biyolojik silah mı, korona virüs salgını dünya sağlık örgütünün yalanı mı, bilgi savaşları, siber savaşlar ve covid19, komplo teorileri ve covid19

Kaynakça
[1] https://en.wikipedia.org/wiki/Biological_warfare
[2] https://en.wikipedia.org/wiki/Biological_Weapons_Convention
[3] https://news.stanford.edu/pr/01/bioterror117.html
[4] https://www.pacificatrocities.org/book-seeking-justice-for-biological-warfare-victims-of-unit731.html
[5] https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1326439/
[6] https://nationalinterest.org/blog/buzz/some-russia-think-coronavirus-us-biological-weapon-121731
[7] https://jackfisherbooks.com/2019/09/20/why-biological-weapons-will-be-a-much-bigger-threat-in-the-future/
[8] https://www.spectator.co.uk/article/The-evidence-on-Covid-19-is-not-as-clear-as-we-think

Yorumlar