Giriş
Eğer insanlar modern bir çatışmadan bahsederse, çoğu kişi böyle bir çatışmanın mümkün olan tüm boyutlarda gerçekleşeceği konusunda hemfikirdir. Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), karşılaşabileceği tehditleri karada, denizde ve denizaltında, havada ve uzayda net bir şekilde değerlendirmektedir. Bunun yanı sıra, siber uzay NATO için giderek daha fazla odak noktası haline gelmektedir. Ülkeler, bu boyutlarda faaliyet gösterecek yeni silah sistemleri geliştirmeye devam etmektedir, ancak ne yazık ki NATO girişimleri, birçok durumda Elektromanyetik Harp (EH) disiplinini benimsememiş ve geliştirmemiştir. Operasyonel olarak elektromanyetik spektruma olan bağımlılığın içerdiği zafiyetleri fazla düşünmeden büyümüş bir askeri profesyoneller nesli ortaya çıkmıştır.
NATO, EH politikasında Elektromanyetik Harp’i "Elektromanyetik enerjiden hem aktif hem de pasif olarak yararlanarak durumsal farkındalık sağlamak ve saldırı ile savunma etkileri yaratmak için gerçekleştirilen askeri bir eylem" olarak tanımlamaktadır. Bu, Elektromanyetik Spektrum (EMS) içinde yapılan bir harp türüdür ve (Şekil 1) düşmanın EMS’yi etkili bir şekilde kullanmasını önlemek veya azaltmak için elektromanyetik enerjinin askeri amaçlarla kullanılması ve aynı zamanda dost kuvvetler için EMS kullanımının sağlanmasını da içermektedir.
EH’nin doğurduğu sonuçların yeterince anlaşılmaması, en basit senaryolarda bile önemli operasyonel etkilere neden olabilir. Örneğin, bir düşmanın haberleşmeleri dinlemesi veya iletişim ve navigasyon yeteneğini ortadan kaldırması yıkıcı sonuçlara yol açabilir. Aynı şekilde, dost kuvvetlerin konumlarının elektronik yayınları üzerinden belirlenmesi istenmeyen bir durumdur ve bu kuvvetleri ciddi bir dezavantaja sürükleyebilir. Bu makalenin amacı, EH’nin modern operasyonlar için kritik olduğunu vurgulamak ve rakip düşman güçlerin ilerlemelerine yetişebilmek ve onlarla eşit seviyede kalabilmek için EH’nin hızla canlandırılması ve güçlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktır.
Tarihçe
Savaşlarda üstün silahlar ve taktikler her zaman avantaj sağlamıştır ve karşı önlemler ile karşı-karşı önlemlerin geliştirilmesi, insanlık tarihindeki çatışmaların ana temalarından biri olmuştur. İnsanların savaşta elektriği, elektroniği ve elektromanyetik spektrumu kullanımı da bu durumdan farklı değildir. 1888 yılında Alman bilim insanı Heinrich Hertz, "Elektrik kıvılcımlarının sinyalleri uzaya yayabileceğini" göstermiştir. Kısa bir süre sonra, ordular bu teknolojiyi gelişmiş haberleşme, navigasyon, hedefleme ve muharebe alanı algılama gibi "geleneksel" operasyonlarını iyileştirmek için kullanmaya başlamıştır. Bu askeri dönüşüm, elektromanyetik spektrumu askeri operasyonların temel bir bileşeni haline getirmiş ve bu spektrum, bir ordunun yeteneklerini artırmak veya düşmanın operasyonlarını zayıflatmak için kullanılabilecek bir unsur olarak görülmüştür.
EH’nin ilk kaydedilen uygulamalarından biri, 1904 yılında Rus-Japon savaşında gerçekleşmiştir. Ruslar, Port Arthur’daki deniz topçu atışlarını düzeltmek için Japonlar tarafından kullanılan deniz haberleşme sinyallerini başarılı bir şekilde karıştırmıştır.
Birinci Dünya Savaşı sırasında, her ne kadar yaygın olmasa da, taraflar EH’yi haberleşme karıştırması şeklinde başarılı bir şekilde uygulamışlardır. Buna ek olarak, Fransız ve İngiliz kuvvetleri, Alman bombardıman operasyonlarını etkileyerek Zeplinlerin navigasyon için kullandığı elektromanyetik sinyalleri karıştırmış ve yanıltmıştır. Bu tür olaylar, ilerleyen yıllarda gerçekleşecek olan EH faaliyetlerinin yalnızca bir başlangıcı niteliğindeydi.
Elektromanyetik Harpte Büyük Atılım
Elektromanyetik Harp (EH) alanındaki en büyük atılım, II. Dünya Savaşı öncesinde ve sırasında yapılan buluşlar ve geliştirmelerle gerçekleşti. Hem Müttefikler hem de Mihver Devletleri, radar, haberleşme ve navigasyon sistemlerini hedef almak için EH’yi yaygın şekilde kullandı. Winston Churchill, bu dönemi “Işın (Hüzme) Savaşları” olarak adlandırdı.
Vietnam Savaşı sırasında taktikler ve teknolojiler daha da gelişti ve hava muharebe stratejileri, EH yeteneklerini en iyi şekilde kullanmak ve karşılamak için değişmeye başladı. 1991 Körfez Savaşı ve sonrasındaki tüm çatışmalarda, askeri güçler, Elektromanyetik Spektrum (EMS) üzerindeki üstünlüğün çoğu askeri operasyon için kritik olduğunu kanıtladı.
Son yıllarda Irak ve Afganistan'daki çatışmalarda, düşman EH tehditleri sınırlıydı. Koalisyon güçlerinin EH kullanımı da sınırlı kaldı ve esas olarak uzaktan kumandalı el yapımı patlayıcıları (IED) etkisiz hale getirmek için jammer’lar kullanıldı.
Böylesine sınırlı bir tehdit karşısında, koalisyon ve NATO güçleri EMS’yi neredeyse hiçbir kısıtlama olmadan kullanabildi. Bu durum, Küresel Konumlandırma Sistemi'nin (GPS) kesintisiz kullanımını ve Blue Force Tracker gibi sistemlere yüksek bağımlılığı mümkün kıldı. Dost kuvvetler, komuta ve kontrol için neredeyse sınırsız haberleşme özgürlüğüne sahipti. Radyo disiplini, elektromanyetik imza kontrolü ve frekans atlaması gibi eski ve önemli kavramlar bu ortamlarda daha az önemli hale geldi. Bunun sonucu olarak, yıllar içinde NATO’daki EH odak noktası zayıfladı. Politika, planlar ve doktrinler yavaş ama sürekli bir şekilde güncelliğini yitirdi. NATO kuvvetlerindeki EH eğitimi ihmal edildi ve EH yetenekleri köreldi.
Ayrıca, kamuya daha açık yeni yeteneklerin ortaya çıkması, özellikle “Siber Savaş” gibi alanlar, geleneksel EH’den önemli miktarda kaynak ve ilgiyi çekti. EH, yüksek teknolojiye sahip orduların alanı olarak görülmeye başlandı ve Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle bu tehdidin azaldığı düşünüldü.
Ancak, son güvenlik ortamındaki gelişmeler, EH konusunda bir rota değişikliğine yol açtı. NATO, ortaya çıkabilecek tehditlere karşı tekrar uyanık ve hazır olmanın önemini vurgulamaya başladı. Rusya ve Çin gibi ülkeler, EMS içinde operasyon yapma yeteneklerini önemli ölçüde geliştirdi. Doğu Ukrayna’da, Rus destekli güçler gelişmiş karıştırma ve dinleme teknikleri kullanarak haberleşmeyi ve insansız hava araçlarını (İHA) etkisiz hale getirdi. Telekomünikasyon dünyasında ticari teknolojinin hızla yayılması, birçok yeni EH yeteneğinin gelişmesini sağladı. Ticari kablosuz pazarın büyümesiyle, birçok ülke EMS içinde operasyon yapabilecek teknolojiye sahip oldu. EMS ortamı giderek daha karmaşık, yoğun ve çekişmeli hale gelirken, NATO’nun EMS’yi güvenilir şekilde kullanmasını sağlamak için EH yeteneklerini sürekli olarak geliştirmesi zorunlu hale geldi.
Elektromanyetik Spektrum, Elektromanyetik Ortam ve Elektromanyetik Operasyonlar
NATO’nun operasyon yürütme biçimindeki evrim ve ortaya çıkan yeni teknolojiler nedeniyle, EH’nin odağı EMS içindeki izole operasyonlardan, Elektromanyetik Ortam (EME, Electromagnetic Environment) içinde ortak Elektromanyetik Operasyonlara (EMO, Electromagnetic Operations) kaymıştır.
EMS, elektromanyetik radyasyonun frekans veya dalga boyuna göre dağılımını içeren geniş bir spektrumu tanımlar (Şekil 2). Her ne kadar tüm elektromanyetik dalgalar ışık hızında hareket etse de (boşlukta), farklı dalga boylarında ve frekans aralıklarında yayılmaktadırlar. EMS, tüm elektromanyetik radyasyonu kapsayan bir alan olup, görünen ışık veya morötesi radyasyon gibi çeşitli spektral bantları içerir.
EME ise, EMS’nin radyasyon, yayılma ve alımı için destek sağlayan, arazi, hava durumu ve atmosferik koşullar gibi faktörlerden etkilenen jeofiziksel ortamdır.
NATO içinde EMO, askeri operasyonlar için EME içinde elektromanyetik enerjinin kasıtlı olarak yayılması ve alınmasını içerir. Bu operasyonlar haberleşme, navigasyon, saldırı, muharebe sahası farkındalığı ve hedefleme gibi görevleri kapsar. Şekil 3’te gösterildiği gibi, EMO yalnızca operasyonları desteklemekle kalmaz, aynı zamanda askeri güçleri farklı alanlarda ve siber ile bilgi ortamlarında birbirine bağlayan ve entegre eden temel unsurdur.
EME içinde, EMO hem dost hem de düşman kuvvetler tarafından yürütülmektedir. Şekil 4’te gösterildiği gibi, bu operasyonlar genellikle çekişmeli bir EME ile sonuçlanır. Ayrıca, tarafsız aktörlerin gerçekleştirdiği elektromanyetik faaliyetlerle de örtüşerek, ortamı daha da karmaşık hale getirir.
Günümüzde askeri operasyonların EMS kullanımına bağımlılığı, modern orduların büyük çoğunluğunun platformlarına, sistemlerine ve birimlerine elektromanyetik yetenekleri entegre etmesiyle merkezi bir konu haline gelmiştir. EMO’yu yürütme ve EME içinde manevra yapma özgürlüğü olmadan, hava, kara, deniz, uzay ve siber ortamda üstünlük sağlamak büyük risk altına girer. Gelişmiş elektromanyetik ekipmanların daha erişilebilir ve taşınabilir hale gelmesiyle, EME daha karmaşık zorluklar yaratmaya devam edecektir. Modern orduların, EMS kullanımını düşmanlarına engelleme girişiminde bulunmaları beklenmektedir.
NATO Operasyonlarına Yönelik Zorluklar
NATO operasyonlarını zorlaştıran birkaç faktör bulunmaktadır. Birincisi, askeri, sivil ve düşman unsurların EME’yi yoğun şekilde kullanması, NATO kuvvetlerinin manevra kabiliyetini kısıtlayan bir tıkanıklık yaratmaktadır. Ayrıca, düşman unsurlar, haberleşme sistemlerinde gelişmiş şifreleme ve frekans çeşitliliği kullanarak kendi EMO yeteneklerini modernize etmiştir. Eski ancak spektruma bağımlı sistemler (düşük frekanslı radarlar gibi) yeni donanımlarla modernize edilmiş, gelişmiş işlem algoritmaları ile navigasyon ve muharebe sahası gözetleme yetenekleri geliştirilmiştir.
Düşman unsurlar, NATO kuvvetlerine saldırmak için sofistike teknolojileri kullanabilir ve bu sayede iletişim, navigasyon ve keşif kabiliyetlerini engelleyebilir veya zayıflatabilir. NATO komutanlarının en büyük zorluğu, ihtiyaç duydukları zamanda ve yerde EME’nin belirli unsurlarında üstünlük sağlayarak görevlerini gerçekleştirmek ve aynı zamanda düşmana bu imkanı vermemektir.
NATO’nun EMS’ye Stratejik Bakışı
NATO kuvvetleri için EMS, askeri operasyonların vazgeçilmez bir parçasıdır. Öyle ki, birçok müttefik lider artık EME’yi operasyonel bir alan ve muharebe sahasının bir bileşeni olarak görmektedir. Dost kuvvetler, zaman, konum ve spektrum içinde manevra yaparak komutanın hedeflerini destekleyen elektromanyetik etkiler yaratmak için EME’de faaliyet göstermelidir.
Hava, kara, deniz, uzay, siber ve bilgi ortamlarında yürütülen operasyonlara benzer şekilde, NATO kuvvetleri EMO’yu ardışık veya eşzamanlı olarak gerçekleştirmek zorundadır. Askeri liderler, Birleşik Kuvvet Komutanının niyetini, operasyonel önceliklerini ve EME’ye yönelik istihbarat değerlendirmelerini temel alarak EMO’ları planlayacak, yönetecek ve senkronize edecektir.
EMO’ların tüm muharebe sahasını kapsayan operasyonları destekleyebilmesi için EME’nin her türlü imkanla şekillendirilmesi, görev başarısını sağlayan kritik bir faktör olacaktır.
Elektromanyetik Harbin Evrimi
Elektromanyetik Operasyonların (EMO) savaş kolu olarak, Elektromanyetik Saldırı (EA), Elektromanyetik Savunma (EP) ve Elektromanyetik Gözetleme (ES) yeteneklerine sahip Elektromanyetik Harp (EH), NATO kuvvetlerine Elektromanyetik Ortamda (EME) manevra kabiliyeti kazandıracaktır. EH’nin sağladığı yetenekler, elektromanyetik ortamı şekillendirerek operasyonel farkındalığı artıracak, dost kuvvetleri koruyacak ve düşmanı hedef alarak etkisiz hale getirecektir.
NATO EH operasyonları, kara, deniz, hava, uzay ve siber ortamda yürütülen askeri operasyonları destekleyecektir. Bu yetenekler, Navigasyon Harbi (NAVWAR), istihbarat toplama operasyonları, düşman hava savunmasını bastırma (SEAD) ve bilgi operasyonları (IO) gibi muharebe faaliyetlerine katkı sağlayacaktır.
Müşterek seviyede, NATO operasyonlarında EH planlaması, Operasyon Planlama Süreci içinde başlayacaktır. Bu süreçte, elektromanyetik muharebe düzeni oluşturulacak ve komutanın hedeflerine ulaşmak için gerekli EH fırsatları, yetenekleri ve kaynakları belirlenecektir. Operasyon yürütme aşamasında ise EH operasyonları, tüm unsurlar arasında koordineli bir şekilde entegre edilerek dost kuvvetlerin EMS’ye erişimi garanti altına alınacak ve düşman unsurların kullanımı engellenecektir.
Bunu başarmak için komutan, yalnızca EH muharebe kadrosunu EMO’nun tüm müşterek çatışma spektrumu boyunca planlamaya ve yürütmeye yetkilendirmekle kalmayıp, aynı zamanda bu operasyonları gerçekleştirebilecek araçlara ve eğitimli personele de sahip olmalıdır.
Sonuç
Elektromanyetik Harp, son çeyrek yüzyıldır geri planda kalmış bir konu olmuştur. Ancak, elektromanyetik sinyallere bağımlı "uzay ve siber teknolojilerinin" katlanarak büyümesi, EH yeteneklerini -hem saldırı hem de savunma açısından- yeniden inşa etme ve modernize etme gerekliliğini doğurmuştur.
Ancak, modern askeri sistemlerin EMS’ye olan artan bağımlılığı nedeniyle, komutanların şu üç kritik gerçeği anlaması gerekmektedir:
1. EME, NATO EMO’larını desteklemek ve düşmanın kullanımını engellemek için şekillendirilmesi gereken bir operasyonel ortamdır.
2. Muharebe sahası, NATO kuvvetlerini korurken düşmana saldırmak için EH’nin uygulanabileceği bir alandır.
3. EH yetenekleri, düşmanın EM sinyallerini istihbarat toplama, durumsal farkındalık, erken uyarı ve hedefleme gibi askeri amaçlarla kullanmak için bir araçtır.
Modern muharebe sahasında, Anti-Erişim/Alan Engelleme (A2/AD) ortamlarında faaliyet göstermeyi gerektiren üst düzey tehditlerle başa çıkma zorunluluğu, EH’yi yeniden ön plana çıkarmıştır. Bu durum, NATO ve üye ülkelerin modern EH yeteneklerine yeniden yatırım yapmalarını ve rakip güçlerle rekabet edebilecek kapasiteye ulaşmalarını zorunlu kılmaktadır.
NATO şu anda EH Doktrinini yeniden yazmakta ve EMS içinde daha etkin operasyon yürütmenin yollarını araştırmaktadır. Gelecekteki makalelerde, modern EH yetenekleri ve doktrin gereklilikleri ele alınacak ve NATO’nun bu alandaki açığını nasıl kapatabileceği tartışılacaktır.
"EH, bir nesil boyunca unutulmuş bir Uyuyan Güzel’di. Şimdi ise yeniden uyanmak üzere olan bir ejderhaya dönüşüyor ve NATO liderleri bu gerçeği göz ardı etmeye devam ederse, bu ihmal İttifak için büyük bir tehdit oluşturacaktır."
Kaynakça
https://www.japcc.org/electronic-warfare-the-forgotten-discipline/
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen hakaret, küfür ve incitici sözler kullanmayın.